CHP Lideri Özgür Özel: “AK Parti Kuruluş Yıldönümü Hediyen Geliyor; AK Toroslar Çetesi Çöküyor, AK Parti Çöküyor”

13.08.2025

“BİZDEN BELEDİYE BAŞKANI ÇALACAKSINIZ YA, YARIN GÖRECEĞİZ AK TARAFI DA KARA TARAFI DA, YÜZÜNÜZ NE ÇALACAK?”

“ARKADAŞLARIMIZ ‘ALNIM AÇIK’ DİYOR, ’TOPUKLU EFE’ TOPUKLARI YAĞLAMIŞ”

“AYDIN’I, BÜTÜN EGE’Yİ, TÜRKİYE’Yİ ALACAĞIZ; OY HIRSIZLARINDAN DA BÜTÜN HIRSIZLARDAN DA MEMLEKETİ KURTARACAĞIZ”

“EKONOMİYİ DE DEVLETİ DE AK PARTİ’DEN ÇOK DAHA İYİ YÖNETİRİZ, YÖNETECEĞİZ”

“BİZ GELİRSEK ÜLKEYE DEMOKRASİ, ADALET, BARIŞ GELİR; YATIRIM, BOLLUK, BEREKET GELİR; EKREM BAŞKAN CUMHURBAŞKANI OLACAK, MEMLEKETİN YÜZÜ GÜLECEK”

“ERDOĞAN SEN DEMOKRASİ OLSA KAYBEDECEK, ADALET OLSA SUÇLARINI GİZLEYEMEYECEK, BARIŞ GELSE KUTUPLAŞTIRAMAYACAKSIN; SANA İNAT KUCAKLAŞACAK, KAZANACAĞIZ”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Bayrampaşa’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Tuna’nın sesi, Rumeli’nin nefesi, canım Bayrampaşa. Mostar’ın taşından, Balkan’ın kışından gelenlere selam olsun. Bu akşam Filibe, Üsküp, Selanik, Saraybosna burada. Bu akşam Kastamonu, Kırklareli, Giresun, Sinop burada. Bu akşam bu otobüsün üstünde Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Özgür Özel değil; dedesi Üsküplü Abdullah Ağa, babaannesi Kırçovalı Pembe Ana olan, anneannesi Selanikli Sadriye Anne’nin torunu, kardeşiniz, akrabanız Özgür Özel burada” dedi. Özel, şunları söyledi:


“45’İNCİ EYLEM İÇİN BAYRAMPAŞA’YA EMANET OLMAYA GELDİK”

“Değerli akrabalarım, hepinize bu muhteşem karşılama için teşekkür ediyorum. Ama yüz yüze bir teşekkürüm daha var, 17 ay öncesinden bir teşekkür. 1990’da ilçe oldu burası. O günden bugüne; 1994’ten beri yedi seçim geçirdi. Refah geldi, Fazilet geldi, AK Parti geldi. Biz burada hiç seçim kazanamadık. Ama yılmadık, küsmedik. Kusuru kendimizde aradık, Bayrampaşa’ya darılmadık. Bu seçimlerde sizin karşınıza Hasan Mutlu Başkan’la çıktık, ikinizden birinin oyunu aldık. Teşekkür ediyorum emanet için. Her iki kişiden biri oyunu vererek Bayrampaşa’yı Hasan Mutlu’ya, ekibine emanet ettiniz. O da çalışıyor, gözü gibi bakıyor. Ona inanıyoruz. Sizin güveninizi boşa çıkarmıyoruz, arı gibi çalışıyoruz. Burada birinci parti olabilmek için 30 yıl, Türkiye’de 47 yıl bekledik. Kusuru kendimizde bulduk. Kimseye küsmedik. Asla çirkeflik etmedik. Nihayet Cumhuriyet Halk Partisi, aynen kurulduğu gün olduğu gibi 31 Mart gecesi ve şu anda bütün anketlerde Türkiye’nin birinci partisi. Tabii 30 yıl sonra aldığımız Bayrampaşa’da dostluk var, kardeşlik var, dayanışma var. Ama bir şey yok. Ne yok? Bu kenti yönetmediğimiz için CHP’li belediyelerde gördüğünüz o güzel meydanlar yok. O yüzden bugün Bayrampaşa’da birisi parkın içinde, birisi otobüsün önünde, birisi aşağı doğru bu mahallede, birisi Somuncubaba’dan bu yana, birisi bu yana, birisi bu yana altı tane miting yapıyoruz aynı anda. Bugün burada Selanikli, Üsküplü akrabalarımla birlikte 31 Mart’tan beri 45’inci kez bir araya gelişimizin, toplanmamızın, baktığında bir miting yapmamızın ama hattı zatında 45’inci eylem için Bayrampaşa’ya emanet olmaya geldik.”

“1,5 AYDIR İÇERİDE TUTTUKLARI GENÇLERİMİZE SELAM OLSUN”

“Bugün Silivri’deydim. Sizin helal oylarınızla seçilen, üç kez üst üste seçtiğiniz Ekrem Başkanımız bu meydana, Bayrampaşa’ya yürekten selamlarını iletti. Ekrem Başkan’ın selamını kabul buyurunuz Bayrampaşalılar. Sadece onun değil; tüm belediye başkanlarımızın, belediye meclis üyelerimizin. Ve 100’üncü günde, tutukluluğun 100’üncü kara gününde Saraçhane’de toplandığımızda dağılırken, gelip topladıkları ve o günden bugüne 1,5 aydır içeride tuttukları üniversite öğrencilerimiz var. Onların da Silivri’den bu meydana selamları var. 3 Eylül günü duruşmaları var. Bizim de bir uğurumuz var. Ben inanıyorum ki 3 Eylül’e kalmadan bu meydanın sesi duyulduktan sonra önümüzdeki günlerdeki tutukluluk değerlendirmesinde üniversiteli gençlerimiz de serbest kalacak. Ama Şişli’de başlattığımız, meydan meydan sürdürdüğümüz bir çağrıyı Bayrampaşa’dan Silivri’ye duyuruyoruz: ‘Gençlere özgürlük.’ Buradan Saraçhane’deki ilk gece ‘Ya kimse gelmezse’ diye herkesin sustuğu, korktuğu ve Saraçhane’ye gözünü diktiği ilk gece, Vatan Emniyet’in önünden bariyerleri yıkıp gelen örgütümüze ve Beyazıt’tan Saraçhane’ye engel tanımadan gelen İstanbul Üniversitesi’ne bir selam olsun. Şimdi bizde ceket çıkacak mı büyüklerden izin alınır? İzin var mı? Belediye Başkanı da korkuyor, Hasan Mutlu Bey. ‘Acaba bizim Bayrampaşa Spor’un atkısı da gider mi?’ diye, o gitmez. O sonuna kadar burada. Yarından sonra da Ankara’da makam odasında.”

“DEPREM İÇİN TUTACAĞIN EL SİLİVRİ’DE”

“Değerli Bayrampaşalılar, geçen hafta bu otobüsün üstüne çıktığımızda yüreğimiz ağzımızdaydı. Balıkesir’de deprem haberi almıştık. Herhalde en son Tokat’taydık. Dua ettik, 6,1’lik deprem çok canımızı yakmasın diye. Kaybımız var, Allah rahmet eylesin. Ama korkulduğu kadar olmadı. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı ‘İktidar - muhalefet deprem için el ele çalışmalıyız’ diyor. Çağrılarda bulunuyor. Baktığınızda iktidarı, muhalefeti, belediyesi beraber çalışmak lazım, doğru. Ama bu İstanbul’un depremine karşı bir çalışan vardı. Arı gibi çalışan vardı. Canla başla çalışan, Ekrem Başkan vardı. Onu içeriye atacaksın, ondan sonra ‘Depremde el ele verelim’ diyeceksin. Tutacağın el Silivri’de, Silivri’de o el. İstanbul depremi, Türkiye’nin en önemli, en riskli sorunlarından birisi. 1,3 milyon konutun deprem riski taşıdığı, 230 bin konutun acilen kentsel dönüşüme girmesi gerektiği yerde, bu işin peşinde olan, planlarını yapan, en büyük hedefi İstanbul’u depremden kurtarmak olan Ekrem İmamoğlu’nun hem içeride tutuklu olması, hem de Cumhurbaşkanı’nın böyle çağrılar yapması samimi değildir. Bu yüzden buradan sesleniyoruz. İstanbul’u seven ve gerçekte samimi olan herkese sesleniyoruz. Yargılanmaktan korkmuyoruz. Hesap vermekten korkmuyoruz. Ancak İstanbullunun seçtiği, yetki verdiği, ‘Bu işi Murat Kurum değil, sen yaparsın’ dediği Ekrem Başkanı görevinin başına istiyoruz.”

“5 BİN 600 ÖĞRENCİNİN EVE ÇIKMA PARASINI HARCATIYOR”

“Üniversite tercihleri bugün sona erdi. Gençler yorucu maratonun ardından şimdi nereye yerleştirildiklerine göre yeni bir maratona başlayacaklar. Maalesef, bu seferki maratonun adı; barınma maratonu. KYK yurtları yetersiz. İstanbul’da kiralar 30 bin lira. Eskiden üç öğrenci bir araya gelip eve çıkılabiliyordu KYK kredisiyle. Şimdi KYK kredisi 3 bin lira, 10 öğrenci bir araya gelse, güçlükle bir ev tutabilecekler. Her odada iki-üç kişi yatsalar ancak bir eve çıkabilecekler. Tayyip Erdoğan geçmişteki rakamları küçümseyip, ‘Biz geldiğimizde öğrenci kredisi 450 liracıktı’ diyor, ‘Şimdi 3 bin lira yaptık.’ Döndüm, baktım. Geldiğinde öğrenci kredisiyle, 300 liraymış çeyrek altın, 1,5 çeyrek altın alınıyormuş. Bugün verdiği 3 bin lirayla, yarım çeyrek altın alınamıyor. Zaten arkasından konuştuğu, ileri - geri konuştuğu, beğenmediği rahmetli Ecevit’in - ki hükümet ortağı da Sayın Bahçeli’ydi - verdiği gibi verse öğrenciye krediyi, 1,5 çeyrek altın bugün 10 bin lira eder. Yine üç öğrenci birleşip yine ev tutabilir, eve çıkabilirler. Ama bugün bunun imkanı yok. Ama bir şeyin imkanı var. Bugün Ekrem Başkan’ın diplomasını iptal etmek için ona davalar açmak için görevlendirilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, Boğaz’da kendisi için restore edilmiş bir villada oturuyor. O villa için… Güya buna ‘savcılık lojmanı’ diyorlar. Harcadıkları para 56 milyon lira, tadilat yaptırmışlar 56 milyon liraya. Buradan iki hesap söyleyeceğim. Birisi, içinizde de bolca var; emekli öğretmenler. Bir göreyim emekli öğretmeni? Hocam kaç yıl çalıştın? 27 yıl çalışmış. Bugün 27 yıl çalışıp emekli olan bir öğretmene 1 milyon lira emekli ikramiyesi veriyorlar. Akın Gürlek, 27 yıl çalışmış 56 öğretmenin emekli ikramiyesi bir evin tadilatında harcatıyor bu devlete. Ne dedim? Öğrenciler barınamıyor. ‘Eğer 10 bin lira olsa öğrencinin kredisi, gider eve çıkar’ dedik, değil mi? 10 bin liradan eve çıkmak için 5 bin 600 öğrenciye lazım olan para 56 milyon lira. Yani diğer savcılar normal lojmanlarda kalırken ya da kendi parasıyla kirada otururken, devletin kendine sağladığı lojmana 56 milyon lira tadilat yaptıran, 5 bin 600 öğrencinin eve çıkma parasını bir seferde harcıyor. Yazıklar olsun böyle düzene. Size yoksulu ezen, zengini, kendine yakın olanları şımartan bu düzene karşı buradan, Bayrampaşa’dan akrabalarımın huzurunda söz veriyorum. Biz geleceğiz, Cumhuriyet Halk Partisi gelecek. Aşırı kibrin partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yarattığı, AK Parti’nin bu kara düzenini bitireceğiz. Bunların hepsinden de teker teker hesap soracağız. Ant olsun ki keyif düşkünlerinden, yandaşlardan alacağız; yoksul milletin evlatları üniversite öğrencilerine dağıtacağız. Ant olsun.”

“HEP BİRLİKTE KURTULACAĞIZ AK PARTİ’NİN KARA DÜZENİNDEN”

“Şimdi ‘Gün gelecek, devran dönecek. AKP halka hesap verecek’ diye duyunca Tayyip Bey seviniyormuş. Diyormuş ki ‘Aman aman bağırsınlar. Bizim 12,5 milyon üyemiz var.’ Biliyorsunuz bir ara üyeleri 12,5 milyona çıktı. Sosyal yardım için, zamanında kömür için, giyecek yardımı için ya da çocuğu, torunu mülakata girecek, onun için. Ya da birisi T.C.’sini ele geçirmiş, AK Parti’nin verdiği hedefi tutturmak için 13 milyon kişiyi üye yaptılar. Tayyip Bey diyor ki ‘Aman aman bağırsınlar. Millet açlığa, yoksulluğa, işsizliğe rağmen korkar, bunlara oy vermez. Yine bizde kalır.’ Buradan iki oyun birini aldık ya verenden Allah razı olsun, vermeyenden de Allah razı olsun. O bize oy vermeyen iki kişiden birine söylüyorum. Biz geldiğimizde elbette hesap soracağız ama AK Parti’nin üyesinden, oy verenden, delegesinden değil. Aksine bu insanların oyunu alıp da keyif çatanlardan, hırsızlık yapanlardan, yolsuzluk yapanlardan, Ekrem Başkan’ı içeri atanlardan hesap soracağız. AK Parti’nin, MHP’nin yoksul, gariban, temiz, hiçbir suça bulaşmamış, sadece üye olmuş, oy vermiş hiç kimse korkmasın. Hep birlikte kurtulacağız bu AK Parti’nin kara düzeninden. Emeklinin karnını hep birlikte doyuracağız. Asgari ücretlinin yüzünü hep beraber güldüreceğiz. Esnafa da köylüye de çiftçiye de hep beraber sahip çıkacağız. Öyle üyesi oldun diye korkma. Biz AK Parti gibi kutuplaşmaya değil, Bayrampaşa’daki AK Partili Hatice Ana seninle kucaklaşmaya geliyoruz. Bizim bu göçmencikler börek yapmayı biliyorlar, slogan atmayı beceremediler. Hep beraber bir kerede: ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.’ Harikasınız, helal olsun.”

“’OSMANLI TORUNUYUM’ DİYEN MECZUBA SAHTE DİPLOMA YAPTIRMIŞ”

“Biliyorsunuz bunlar gençlerin umutlarını çaldılar. FETÖ’ye zamanında soruları çaldırdılar. 2010 KPSS’yi iptal ettirdiler. Yetmezmiş gibi bu sene 14 yaşında evlatlarımızın hayalleriyle oynadılar, LGS sınavına şaibe karıştırdılar. Sanki arka bahçeleriymiş gibi, her birisi sanki onlara mecburmuş gibi istismar ettikleri imam hatiplilerin dahi hakkını yediler. Öyle bir noktaya geldi ki şimdi gerçekleri söyleyene çatıyorlar. İnanın artık soruyu çalmak değil, sistemin kendisini baştan aşağı çaldılar. Hiç okula gitmeden diplomalar düzenlediler; halıcıdan psikolog yaptılar, torbacıdan narkotik şube müdürü yaptılar, uyuşturucu kaçakçısından. Ulaştırma Bakanlarının yardımcısına on tane sıra sıra diploma yaptılar. Utanmadan onları internet sitelerine koydular, yakalanınca kaldırdılar. Kendine ‘Osmanlı torunuyum’ diyen bir meczuba sahte üniversite diploması düzenlediler. Sorunca ‘Neden aldın?’ diye, ‘Cumhurbaşkanı adayı olmak için aldım’ demiş. Yani başımızdaki bir diplomasız, yerini bir diplomalıya vermekten korktuğu için Ekrem Başkan’ın canım diplomasını iptal ettirirken ‘Osmanlı torunu’na da sahte diploma yaptırmış. Yerine güya onu hazırlamış. Bayrampaşa’ya soruyorum. Başımızdaki diplomasızı yollayıp, Ekrem Başkan’ın diplomasını geri almaya, onu Cumhurbaşkanı yapmaya var mısınız? Bu milletin çalışkan evlatları, pırıl pırıl evlatları; senin evladın, onun evladı, onun evladı… Alacak diplomasını, evinde boş oturacak. Anasının babasının yanından ayrılamayacak işsizlik yüzünden. Öbür taraftan diplomalı, diplomasız yandaşlar kamuya girecekler, terfi edecekler, ballı maaşlar alacaklar. Ondan sonra diplomalı çocuklarımız kahrından intihar edecek. O hayatını kaybeden her bir sabinin hesabını teker teker sormazsak namerdiz ya, namerdiz.”

“8 MİLYON MEMUR VE EMEKLİSİNE DE SEFALET DAYATTILAR”

“Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Bu iktidar her yönüyle Türkiye’yi geri götürüyor. Bir tek şeyde birinciyiz. Enflasyonda birinciyiz. İşsizlikte, yoksullukta Avrupa’da birinciyiz. 27 tane Avrupa Birliği ülkesi var, toplam 13 milyon işsizleri var. Bizde tek başımıza 13,5 milyon işsiz var. Koca Avrupa’da, 27 ülkede 13 milyon işsiz. Tek başına Türkiye’de 13,5 milyon işsiz… Bu memlekette asgari ücret; 22 bin 100 TL. En düşük emekli maaşı; 16.800 TL. En son 8 milyon memur ve emeklisine sefalet dayattılar. İlk altı ay için yüzde 10, ikinci altı ay için yüzde 6 zam teklif ediyorlar. Bunlar geldiğinde en düşük memur maaşı 14,5 çeyrek altın alıyordu, bugün 6,5 çeyrek altın alıyor. Yani geçmişte ‘Aman bir memur olsa’ dedikleriniz, bugün ayda 7 çeyrek altın kaybedip 6,5 çeyrek altına mahkum oldular. En düşük emekli maaşı 8 çeyrek altında 2,5 çeyrek altına düştü AK Parti döneminde. Asgari ücret 7 çeyrek altından 3 çeyrek altına düştü AK Parti döneminde. Şimdi Bayrampaşa’daki emekliye soruyorum, asgari ücretliye soruyorum, memura soruyorum: Bir tane köşedeki kuyumcudan çeyrek altın alsan, eve varsan, bir baksan ki cepte yok, düşmüş. Deli çıkıp gerisin geri koşmaz mısın? Yollara bakmaz mısın? ‘Ben bunu nerede kaybettim?’ demez misin? Bir emekli değil, her emekli… Bir sefer değil, her sefer…Bir altın değil, altı tane çeyrek altın kaybetti. Bunu aramayacak mısın? Nerede arayacağız? Bir şey nerede kaybolduysa orada arayacağız. Biz bunu bir seçim sandığında, 3 Kasım 2002’de kaybettik. Cesareti varsa çıksın karşımıza. 2 Kasım Pazar günü altınları geri almaya geliyoruz. Erdoğan, ey Erdoğan, bak Bayrampaşa’nın her sokağı dolu, her sokağı. Buradan millet sana sesleniyor: ‘Ey Erdoğan, ben halkım. Ben milletim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığı getir. Kaçma. Erken seçim istiyorum.’ Bayrampaşa böyle diyor Erdoğan. Sen ne diyorsun? Salon adamı Erdoğan, serin salonlarda oturan Erdoğan Bayrampaşa’dan kaçamazsın, milletten kaçamazsın, sandıktan kaçamazsın. Hodri meydan. Eğer sizi dinlerse, sandığı getirirse onu yeneceğiz. Ne kadar kaçarsa kaçsın eninde sonunda iktidara geleceğiz.”

“BU REDDİYECİLERİ MİLLET DE SANDIKTA REDDEDECEK”

“Biz ekonomiyi de devleti de AK Parti’den çok daha iyi yönetiriz, yöneteceğiz. Meclise teklifler sunduk, reddettiler. ‘Asgari ücret 30 bin TL olsun’ dedik, reddettiler. ‘Asgari ücretin farkını esnafa teşvik olarak verelim’ dedik, reddettiler. ‘En düşük emekli maaşı bir asgari ücret olsun’ dedik, reddettiler. İşte bu reddiyecileri millet de sandıkta reddedecek, iktidarı değiştirecek. Bunlar asgari ücret zammının 120 katını, emekliye lazım olan paranın 150 katını Ekrem Başkan’ı hapse atmak için o günden bugüne harcadılar. Yani millete ‘Para yok’ diyenlerin darbeye geldi mi parası çok, darbe yapmaya geldi mi parası çok. Biz geldiğimizde, Ekrem Başkan geldiğinde ekonomiyi de devleti de tüm kurumları da bunlardan çok daha iyi yönetecek. Çünkü biz gelirsek; demokrasi gelir, adalet gelir, hukuk gelir, barış gelir. Bunlar gelince; ülkeye yatırım gelir, bolluk gelir, bereket gelir. Ve gün gelecek Ekrem Başkan cumhurbaşkanı olacak; hepinizin yüzü gülecek, bu memleketin yüzü gülecek.”

“AK TOROSLAR ÇETESİNİN İPLİĞİNİ PAZARA ÇIKARDIK”

“147 gün geçti 19 Mart darbesinden. Darbe 19 Mart’ta başladı ama ta 30 Ekim’de Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanarak, Ahmet Özer tutuklanarak, sonra Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat tutuklanarak önden ilk hazırlıkları başladı. 19 Mart’ta bu sefer İstanbul Büyükşehir’e kayyum atama niyetiyle harekete geçtiler. O gün Saraçhane’de sizler hiç kimseyi dinlemeyip, gelmeyesiniz diye köprüleri kaldırmışlardı, vapurları bağlamışlardı, otobüsleri durdurmuşlardı, tarihi yarımadayı bariyerlemişlerdi. Ama ilk geceden başlayarak bir hafta boyunca geldiniz ve tarihin akışını değiştirdiniz. 19 Mart darbesini geriye püskürttünüz. Darbecileri durdurdunuz. ‘Cumhurbaşkanıyım’ diye gelip, cunta başkanı olana teslim olmadınız, teslim etmediniz. İşte bunları yapan, yapmaya niyetlenen o başımızdakiler gün geldi aynı 1990’lardaki Beyaz Toroslar gibi karşımıza AK Toroslar’la çıktılar. Tehdit ettiler, meydan okudular. Ama AK Toroslar çetesine teslim olmadık, bir adım geri atmadık. Sonuçta ipliklerini pazara çıkardık. Geçen hafta Tuzla’da ilan etmiştim bir avukat. ‘Adını söyle’ dediler, adını da verdim; ‘Mehmet Yıldırım’ dedim. Dedim ki ‘Bir avukat tek tek gezip… Soruşturma gizli ya, soruşturma gizli. Bütün ifadeler sadece savcıda, savcılarda var. Ama bu avukatın eline veriyorlar. Bu tek tek geziyor.’ İnsanlara diyor ki ‘İfade böyle, Savcı bey diyor ki böyle böyle… Eğer sen şuna iftira atarsan, Ekrem’i suçlarsan, yakın arkadaşlarına iftira edersen evine gidersin.’ Kiminle çocuğuyla tehdit ettiler, kimini kızlarıyla, kimini oğluyla. Kimini de eşiyle. Kiminden yüksek paralar istediler. Ve biz bunların tamamını öğrendik. Tamamını belgeledik. Geçen hafta ifşa ettik. Ne oldu biliyor musunuz? Bir tam gün sustular. O sırada avukata yol verdiler. Avukat Yunan Adaları’na kaçmak için Antalya’ya giderken, Kaş’a doğru giderken Serik’te yakalandı. O avukatı getirdiler, normalde suçu beş yıl. Avukat olduğu için 7,5 yıla kadar çıkıyor. Ve kaçarken yakalanmış. Hani bizim kendi ayağıyla giden arkadaşlarımıza ‘Kaçma şüphesi’ deyip tutuklama yapanlar, kaçarken yakaladıklarına - üst sınır iki yıl - yedi yıl olmasına rağmen tutuklama yasağı var, yalanı atıp ev hapsine koydular. Neden biliyor musunuz? Onu içeriye koysalar, avukat ‘Böyle mi anlaştık?’ der. ‘Ben senin için çalışıyordum’ der. ‘Senin dediğini yaptım diye beni nasıl atarsın?’ der. Bütün hepsini açığa çıkarır diye 7,5 yıllık suça ‘tutuklama yasağı’ dediler, evde paşa paşa oturuyor. Ama buradan şunu biliyoruz ki o çetenin yakasını bırakmayacağız.

“TAYYİP BEY ‘TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE’ DİYORSUN YA, BEKLE…”

“Geçen hafta Tuzla’da söylediğimiz bütün iddiaların kanıtlarını bugün akşamüstü 16.00’da HSK’ya teslim ettik. Şimdi buradan Adalet Bakanı’na sesleniyorum: İki hafta önce evlatlarıyla tehdit edilenlerin isimlerini verdim. Savcının istediği gibi ifade vermediği için kilometrelerce; 300, 500, 600 kilometre öteye sürgüne gönderilenlerin, 28 kişilik yatakhanede 40 kişi yatırılanların, yerde yatırılarak iftiracılığa zorlananların onurlu mücadelesini ve isimlerini verdik. Defalarca çağrılıp evladıyla tehdit edilip, evladı tutuklananın ismini verdim. Savcının ismini verdim. Orada duruyorsunuz. Geçen hafta Tuzla’da söylediğim, ertesi gün kaçarken yakalandı. Hâlâ duruyorsunuz. Ama Adalet Bakanı, bir de bugün ben konuşurken kızmış ‘lan’ demişim, bana soruşturma açmış. Yok. yok. Bak Adalet Bakanı ilan ediyorum, yarın 12.00’yi bekle. AK Parti kuruluş yıldönümü hediyen geliyor, yarın 12.00’yi bekle. Tayyip Bey hani ‘Turpun büyüğü heybede’ diyorsun ya. Heybede tutmayacağım, yarın 12.00’yi bekle. Yarın 12.00’de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nde bütün basın mensuplarını çağırıyorum. İmzalı, yazılı… Açık açık isimler yazıyor. AK Toroslar çetesi çöküyor. AK Parti çöküyor. Yarın AK Parti’ye kuruluş yıldönümü hediyesi. Siz hani bizden yarın belediye başkanı çalacaksınız ya, yarın öğlen 12.00’de göreceğiz bakalım yüzünüz kaça çalacak? Ne çalacak? Göreceğiz. Bugün çıkmış beni tehdit edenler, yarın 12.00’de göreceğiz bakalım ak tarafı da kara tarafı da. Hodri meydan.”

“TESLİM OLUP TOPUKLAYAN EFE’YE DE YAZIKLAR OLSUN”

“Şimdi günün konusuna gelelim. Biliyorsunuz 147 gün geçti, tek bir delil bulamadılar. Önce gizli tanık; Çınar, Ladin, Meşe. Üç tane odun buldular. Onlara iftira attırdılar. İspatlayamadılar. Sonra itirafçılığı, iftiracılığa çevirdiler. Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Şimdi bu Aziz İhsan Aktaş… 380 küsür ihale olmuş, 300’ünü AK Partililerden almış, 80’ini CHP’lilerden. CHP’lilerin hepsini içeri alıyorlar, AK Partililere dokunmuyorlar. Hatta bir de bunun en çok ihale aldığı ikinci belediye; Kütahya Belediyesi. MHP’li. Dosyayı ayırmışlar, Kütahya’ya yollamışlar. Hiç buradan karışmıyorlar. Ama Zeydan Karalar’ı, Oya Tekin’i, bizim arkadaşları Adana’dan İstanbul’a getirip, Silivri’de yatırıyorlar. Ama en çok Aziz İhsan Aktaş’tan dosyası olan, en çok ona ihale veren bir belediye vardı. O belediye; Cumhuriyet Halk Partiliydi. Tir tir titriyordu. Diyorduk ki ‘Yolsuzluk yapmadıysan korkma.’ Ama bir korkuyor, bir korkuyor, bir korkuyor. Topuklu Efe, bugün topukları yağlamış. Bütün arkadaşlarımıza aynı iftiralar atılıyor. Arkadaşlarımız ‘Alnım açık, başım dik’ diyor. ‘Çıkar kanıtını’ diyor. ‘Bende yanlış yok’ diyor. Ama bu ‘Topuklu Efe’ diye haksızca hiç hak etmediği unvanları kendisine vermişiz bugüne kadar. Meğerse kendinden korkarmış. Buna dediler ki ‘İşte Aziz İhsan Aktaş dosyan, ya hapse atıl ya AK Parti’ye katıl. Ya hapse atılacaksın ya AK Parti‘ye katılacaksın.’ Aydın’da bir İYİ Partili Nazilli Belediyesi, AK Parti’ye geçtiğinde bu hanımefendi diyordu ki ‘Bu oylar Cumhur İttifakı’na değil, Millet İttifakı’na verildi. Haram zıkkım olsun. Hakkımı helal etmem’ diyordu. Ey topuklu efe, topuklayan efe. Oylar Cumhuriyet Halk Partisi’ne verildi. Yazıklar olsun, haram zıkkım olsun AK Parti’ye kaçıyorsun. Bu yeni düzeni AK Parti’nin seçmenlerine şikayet ediyorum. Aydın’da aday gösterdiniz, biz de gösterdik. Ağzına geleni söylediler, birbirlerine her şeyi söylediler. Millet oylarını Cumhuriyet Halk Partisi‘ne bastı. Şimdi siz bunu hapse atmakla tehdit edip ‘Ya hapse atılacaksın ya AK Parti‘ye katılacaksın’ diye buna tenezzül eden Recep Tayyip Erdoğan’ı da buna teslim olan topuklayan efeye de, ikisine de yazıklar olsun. İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Denizli, Afyon, Uşak, Kütahya ve Aydın. Tamamı Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Şimdi bir jantcıya şantaj yaparak, şirketlere batıyormuş kurtaracaklar. AK Parti‘ye geçeceği duyuldu, borsada şirketin dibe çökmüş değeri artıyor. Neden? AK Parti kurtaracakmış. AK Parti seni bugün kurtarır ama ne AK Parti’yi, ne bu namussuzluğu bizim elimizden kimse kurtaramaz.”

“BU BİLEK GAZİ’NİN PARTİSİNİN BİLEĞİDİR, BÜKEMEZSİN”

“Bu parti; AK Parti nasıldır, biz nasılız? Biz düşman donanması gelince kırmızı halı serenlerden, günü gelince arka kapıdan binip İngiliz muhribiyle kaçanlardan değil; işgal ordusu gelince ‘Geldikleri gibi gidecekler’ diyenlerdeniz. Biz Selanikli Mustafa Kemal’in partisiyiz. Aydın ayağa kalkmış, Ege ayağa kalkmış. Bu hırsızlığa, bu milli irade hırsızlığına, bu milli irade saygısızlığına, bu haysiyet cellatlığına karşı Ege ayakta, Aydın ayakta, Türkiye ayakta. Ant olsun ki o Aydın’ı yine alacağız, bütün Ege’yi alacağız, bütün Türkiye’yi alacağız. Oy hırsızından da bütün hırsızlardan da bu memleketi kurtaracağız. Ant olsun. Erdoğan’a buradan sesleniyorum. Kazanamadığı Aydın’ı hırsızlayan Erdoğan’a, ‘Yarın katılım olacak güçleneceğiz, aydınlar nerede?’ diye caka satan, kendince alay eden Erdoğan’a söylüyorum. Bak bu bilek Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisi’nin bileğidir. Bükemezsin, bükemedin, bükemeyeceksin. Aydın’ı hırsızlayan Erdoğan’a söylüyorum. Gaziantep’te yolsuzluktan partiden attığımız belediye başkanını önce aklayan, sonra paklayan, şimdi partisini alan, buna tenezzül eden, Gaziantep’te Aydın’da tüm Türkiye’de belediye kazanamayıp hırsızlayan Erdoğan’a söylüyorum. Yanına kalmaz, yanına kalmaz…”

“ŞEYTANLAŞTIRMANA İNAT KARDEŞLEŞECEĞİZ”

“Bugün İletişim Başkanlığı’nın güya yeni Başkanı kibar kibar tweet atıyor. Diyor ki ‘Efendim öyle zorlu bir süreçteyiz. Bütün siyasiler sorumlu olmalı, kutuplaşma olmamalı, saygı olmalı.’ Kazanamadığın ile şantajla dosya gösterip, şantajla belediye başkanına ‘Ya hapse gireceksin ya bizim partiye geleceksin’ diyenden ve küçücük çocuklarıyla anaları tehdit edip, iftiraya zorlayıp kendi rakibini elemeye çalışandan, kendi diploması yokken 30 yıllık diplomaya saldırandan, bundan sonra siyasi muhatap mı olur, siyasi kibarlık mı olur? Hak ettiğini duyacak. Erdoğan sana sesleniyorum. Sen demokrasi istemiyorsun, çünkü demokrasi olsa kaybedeceksin. Adalet istemiyorsun, adalet olsa suçlarını gizleyemeyeceksin. Barış istemiyorsun, çünkü bu memlekete barış gelse kutuplaştıramayacaksın. Karşı kutbu şeytanlaştıramayacaksın, kendi arkanı kalabalıklaştıramayacaksın. Ama Bayrampaşa’dan, bu güzel insanların arasından sana sesleniyorum. Kutuplaşmana inat, kucaklaşacağız. Şeytanlaştırmana inat, kardeşleşeceğiz. Birbirimize sarılacağız. Sana inat biz kazanacağız. Değerli Bayrampaşalılar her biriniz bu ülkeyi seven, o Selanik’te doğan bir çift mavi gözü kendi gözünden çok seven, onun kurduğu Cumhuriyet’e, onun emanet ettiği vatana, bayrağa sahip çıkan güzel insanlarsınız. Şimdi onun koltuğuna, ona hürmet etmeyen, saygı duymayan, izinden gitmeyen hatta ona, silah arkadaşlarına husumet duyan biri oturmuş. Artık onu oradan kaldırmaya, yerine bir Cumhuriyet Halk Partili Cumhurbaşkanı oturtmaya var mısınız? Hazır mısınız? Hep beraber bu yolda yürüyecek miyiz? Bu yolun sonunu hep birlikte görecek miyiz? O güzel güne birlikte kavuşacak mıyız? Buna hep birlikte inanıyor muyuz? Yürümeye var mısınız? Haydi o zaman yürüyelim arkadaşlar.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL İSTANBUL’DA - 2

Benzer Haberler